“Veri, yeni petrol.” Son yılların en çok tekrarlanan cümlelerinden biri bu. Ancak çoğu kullanıcı için hâlâ havada kalan bir soru var:
Günlük hayatta bıraktığımız dijital izler, şirketler için nasıl gerçek paraya dönüşüyor?
Sosyal medya beğenilerinizden konum geçmişinize, online alışverişlerinizden izlediğiniz dizilere kadar neredeyse her hareketiniz ölçülüyor, kaydediliyor ve işleniyor. Peki bu süreç nasıl işliyor, kim ne kazanıyor, siz ne kaybediyorsunuz?
1. Ücretsiz Sandığınız Uygulamaların Asıl Ürünü: Sizsiniz
“Ücretsiz” sosyal medya platformları, haber siteleri, oyunlar ve mobil uygulamalar gelirlerini büyük ölçüde reklam üzerinden sağlıyor.
Bu noktada kişisel verileriniz, reklam verenler için altın değerinde.
Şirketler sizin:
- Yaş, cinsiyet, şehir gibi demografik bilgilerinizi
- İlgi alanlarınızı (takip ettiğiniz hesaplar, tıkladığınız içerikler)
- Harcama davranışlarınızı
- Online olduğunuz saatleri
kullanarak hedefli reklam satıyor.
Örneğin:
- Son günlerde spor ayakkabı arattıysanız,
- Spor ve fitness içeriklerini beğeniyorsanız,
- Genç yetişkin yaş aralığındaysanız,
spor markalarının reklamları tam da sizin akışınızda beliriyor. Reklamveren, “herkese” değil, “benim ürünü alma ihtimali yüksek olanlara” para ödüyor. Fark burada.
2. Veri Broker’ları: Sizi Muhtemelen Tanımadığınız Şirketler
Kimi zaman verilerinizi doğrudan kullandığınız platformlar değil, “data broker” olarak adlandırılan aracı şirketler topluyor.
Bu şirketler:
- Web sitelerinden çerezler ve takip pikselleri
- Konum servisleri
- Sadakat kartları ve üyelik programları
- Üçüncü taraf SDK içeren mobil uygulamalar
gibi kaynaklardan veri toplayarak, farklı kaynakları bir araya getiriyor ve “profil paketleri” oluşturuyor.
Bu profiller daha sonra:
- Reklam ajanslarına
- Pazarlama ekiplerine
- Kredi ve sigorta şirketlerine
satılabiliyor. Örneğin “İstanbul’da yaşayan, orta gelirli, sık online alışveriş yapan, teknoloji meraklısı, yeni ebeveynler” gibi oldukça spesifik segmentler fiyatlandırılabiliyor.
3. Kişiselleştirilmiş Fiyatlar ve Dinamik Kampanyalar
Veri yalnızca reklam göstermek için değil, fiyatı belirlemek için de kullanılıyor.
Bazı şirketler:
- Daha önce kaç kez ürün sayfasına baktığınıza
- Rakip sitelerdeki davranışlarınıza
- Kampanya dönemlerindeki tepkinize
- Bulunduğunuz bölgedeki talep yoğunluğuna
bakara dinamik fiyatlandırma yapabiliyor. Böylece:
- Bir kullanıcıya indirimli fiyat,
- Diğerine standart fiyat,
- Başka birine “son şans” kampanyası
gösterilebiliyor. Veri, bir noktada pazarlık gücünüzü zayıflatan bir avantaja dönüşüyor.
4. Ürün Geliştirme ve Kullanıcı Deneyimi: Siz Test Ediliyorsunuz
Veri, yalnızca “şimdi para kazanalım” değil, “ileride daha çok para kazanalım” motivasyonuyla da kullanılıyor.
Şirketler:
- Hangi sayfada daha çok ayrıldığınızı
- Hangi butona tıkladığınızı
- Hangi tasarımda daha çok satın alma gerçekleştiğini
- Hangi özelliklerin kullanılmadığını
analiz ederek A/B testleri yapıyor.
Bazen siz farkında olmadan:
- Uygulamada farklı bir tasarım
- Farklı buton rengi
- Değişik sıralanmış ürün listeleri
görüyor olabilirsiniz. Siz ve sizin gibi kullanıcıların verdiği tepkiler, ürünün hangi haliyle piyasada kalacağına karar veriyor. Veri, burada ürün geliştirme yatırımlarının merkezinde.
5. Yapay Zekâ Modellerinin Yakıtı: Kullanıcı Verileri
Özellikle son yıllarda yükselen yapay zekâ ve makine öğrenimi uygulamaları için en kritik unsur, kaliteli ve bol veri.
Şirketler:
- Chatbot’ları eğitmek
- Tavsiye sistemlerini geliştirmek
- Sahtecilik ve dolandırıcılığı tespit etmek
- Risk analizi ve kredi skoru çıkarmak
için kullanıcı verilerini kullanıyor. Verileriniz, çoğu zaman anonimleştirilmiş (veya iddia edildiği şekilde anonimleştirilmiş) formda, model eğitiminde yer alıyor.
Bu da şu anlama geliyor:
Siz bir fintech uygulamasında işlem yaparken, gelecekteki dolandırıcılık tespit algoritmasının doğruluğunu da dolaylı olarak etkiliyorsunuz.
6. Sigorta ve Kredi Dünyası: Davranış Verisine Göre Risk Hesabı
Finans ve sigorta sektöründe veri, doğrudan para, risk ve fiyat demek.
- Kredi kartı harcama alışkanlıkları
- Fatura ödeme düzeni
- Online abonelikler
- Bazı ülkelerde sürüş verileri (hız, frenleme, gece yolculuğu vb.)
risk modellerinin içine girebiliyor. Bu modeller, kimin daha riskli müşteri olduğuna karar veriyor ve:
- Kredi faiz oranı
- Sigorta primi
- Limit artırımı
gibi kararlarda belirleyici olabiliyor. Veri burada, doğrudan “ne kadar fazla ödeyeceğinizi” etkileyen bir faktör hâline geliyor.
7. Yanlış Bilgi, Manipülasyon ve Mikro-Hedefleme
Veriyle para kazanmanın bir diğer yolu, dikkat ekonomisi. Sadece ürün satmak değil, fikir, içerik ve gündem de satılabiliyor.
Mikro-hedefleme:
- Belirli görüşteki kişilere özel içerik
- Belirli şehir, yaş ve ilgi alanındaki kitlelere propaganda
- Seçim kampanyalarında yüksek hassasiyetli hedefleme
gibi amaçlarla kullanıldığında, gündelik hayatın ötesine geçip demokrasi ve toplumsal tartışmaları da etkileyebiliyor. Burada da asıl yakıt, yine kullanıcı verileri.
8. Şirketler Kazanırken Siz Ne Kaybediyorsunuz?
Veri ekonomisi, sadece tek yönlü bir “kazanç oyunu” değil. Kullanıcılar açısından önemli riskler var:
- Mahremiyet kaybı:
Özel hayatınıza dair çok daha fazlası, düşündüğünüzden daha geniş ağlarla paylaşılıyor olabilir. - Profilleme ve ayrımcılık riski:
Belirli davranışlarınız, size yüksek risk/ düşük değer etiketi yapıştırılmasına yol açabilir. - Güvenlik riskleri:
Veri ihlalleri, sızıntılar ve kimlik hırsızlığı, finansal ve psikolojik zararlara neden olabilir. - Bilgi balonu:
Sadece “ilginizi çeken” içeriklerle beslenmek, farklı görüş ve bilgileri görmenizi zorlaştırır. Bu da algoritmaların inşa ettiği bir gerçeklik balonu yaratır.
9. Kullanıcı Olarak Eliniz Tamamen Boş Değil
Veri ekonomisi büyürken, kullanıcı haklarını güçlendiren yasal ve teknik araçlar da gelişiyor. Siz de bazı adımlar atabilirsiniz:
- Gizlilik ayarlarını gözden geçirin:
Sosyal medya, tarayıcı ve mobil uygulamalarda varsayılan ayarları olduğu gibi bırakmayın. - Çerez ve izleme tercihlerini yönetin:
“Tümü kabul et” yerine, “Sadece zorunlu çerezler” seçeneklerini tercih edin. - Uygulama izinlerini düzenli kontrol edin:
Konum, mikrofon, kamera, rehber erişimi gibi izinleri sadece gerekli olanlara açın. - Veri talep ve silme haklarınızı kullanın:
KVKK ve benzeri düzenlemeler çerçevesinde, verilerinize erişme, düzeltme ve sildirme hakkınız olduğunu unutmayın. - Veri okuryazarı olun:
“Ücretsiz” bir hizmeti kullanırken aslında neyle ödediğinizi düşünmek, daha bilinçli seçimler yapmanızı sağlar.
Sonuç: Verinin Gücü Kimin Elinde?
“Geleceğin petrolü” olarak tanımlanan veri, bugün şirketler için:
- Yeni gelir modellerinin
- Daha isabetli reklam ve kampanyaların
- Yapay zekâ ve makine öğrenimi projelerinin
- Ürün geliştirme stratejilerinin
temel girdisi hâline gelmiş durumda.
Ancak bu petrolün kaynağı biziz:
Davranışlarımız, tercihlerimiz, tıklamalarımız ve günlük hayatımız.
Bu yüzden asıl soru şuna dönüşüyor:
Veri ekonomisinin neresinde durmak istiyoruz — tamamen kontrol dışı bir kaynak mı olacağız, yoksa haklarının farkında olan bilinçli dijital vatandaşlar mı?